Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Günce

bu gün yine yine aynı meyhanedeydim garsondan iki kadeh istedim verdi eve getirdim şimdi evdeyim ... Belki. elimde iki kadeh biri benim, bundan eminim peki diğeri ?                                                                                           Mert Osman

Kayış

Şehirler gereğinden fazla gürültülü olmasından dolayı iyi bir insan olamadım . Yalan dolu sözlerin iç vurumunda atom hareketlerimin dengesini bozması,işi bu şekilde izah edip her şeyden sıyrılabilirdim .  Sonuçta bizi en çok kandıran ama en çok güvendiğimiz bilim bunun içinde illaki bir şeyler bulmuştur . Yanılgılarımız tabağımızda kalan yemek artıkları kadar fazla olmasının sebebi yine aynı kesişim kümesinde bulunan açgözlülük . Var olanların , var olabilecek sandıklarımızın yanın da hep daha sade duruyor olması. Belki de bedenlerimiz gizleyen biz artık bizi gizleyen bedenler oluşu içimizde bize ait bir şeylerin kalmayışındandır . Yokluk bizlere hep utanç vermiştir sonuçta . Dıştaki evrenden içteki evrene bir seyahat belki çözecektir ama 'swarmda' birilerinin yeni bir konum açması gerekir. Anlatmayı anlaşılmaktan daha çok takdireşayan gördüğümüzden işimiz yüz yıllardır sözlere kalmış. Oysa her kelimenin bir rengi ve kokusu varken biz daha pahalı olan daha çok

Köstenceli-2

-2- T am ardını dönüp küllükteki yanan sigaraya doğru yöneldiğinde, henüz peyda olmamışken başına dünyanın derdi kederi, elem ve ıstırap olup üzerine yağmamışken kasvet, yine o tokmak sesi, Eh be adam derken kendi çevrende ufak bir hortum oluşturmaya yetebilecek şiddette bir tam tur dönüş, sonrasında yapacağınız işinin kenarına koyayım diye yüksek bir sesle uzanacak elin tokmağa ve kapıyı daha açmadan yüksek-orta şiddetle 3 kelimelik bir cümle +Ne var lan! E ğer tam olarak o anda kopsaydı kıyamet ve/veya yarılsaydı yeryüzü, gökyüzünden ebabile gerek kalmadan yağsaydı kayaçlar, kaymaya başlasaydı toprak ayaklarının altından ta ki, okyanus çarşaf olup kapansaydı üzerine daha kolay olurdu. Eğer ki milyon zerreciğine kadar ayrılıp toz olup uçsaydın gökyüzüne ve toprak ana dünyanın 7 kıtasına dağıtsaydı toparlanabilmen çok daha kolay olurdu. U fak çapta bir kalp krizi fakat büyük çaplı bir tansiyon değişikliği ile tek kelime laf etmeden kapıyı aralık bırakıp geçiyorsun mutfağa, kü

İnzivasından,İntiharına

İyi değilim bugünlerde. Seneler sonra ilk kez kalemi kağıdı alıyorum elime. O da ancak iki arada bir derede... Kendime gelemiyorum birkaç gündür. İçimdeki fırtınaları anlatamıyorum kimselere.Öyle bir çıkmaz sokaktayım ki, kaçmam gereken korkularla sıkışıp kaldım tenhalarında. Bilirsin korkarım karanlıktan, korkarım fırtınalardan, korkarım deli yağmurdan... Şimdi hepsiyle bir başımayım. Dönülmez hatalar yaptım Mavi. Dönülmez bir şekilde yollarımı değiştirdim. İnanır mısın? Şimdi hiç olmadığım kadar yalnız hissediyorum kendimi. Çevremde belki de bu zamana kadar hayatımda gelip geçenden daha çok insan varken ben, yalnızlığın devrimini yaşıyorum. O aşık olduğun, o ruhun içinde hayran kaldığın huzur gitti bende. Yaşadığın yürekteki o masum iktidar devrildi bugün. Yürütemedim mavi, tek başıma bu kirli dünyada mutlu ve masum kalamadım. Sevdiğin saçlarıma başkaları dokundu. Bakıp huzurla seyrettiğin gözleri başkası ağlattı, o çok sevdiğin canı, cananı başkaları yaktı. Biliyorum, kızgın

Khuz

Başa çıkamıyorum, içimin çarkları gıcırdamakta İlk yangınlarım,son yangınlarım Bunları hep yanılgılarım söndürmekte Bütün söylenenler saklamak için Dünyanın kiri sıçramış Kör bir mecaz kullanılmış Hayatımın en yalnız yerinde Bu kadar yalnızlık beni kalabalık yapar Beni bulamazlar diye korkuyorum Aradığım ezgiyi Bulmanın bunalımda yitiriyorum Okyanuslar ,çöller,dağlar geçtim Aradım Çiçekle,ağaçlar,balıklar ve kuyular vardı yolumda Sordum Aradığım yola başladığım yerde kalmış Dönemem çok yoruldum Yorgunluktan bitap düştüğümde Ayaklarım kanamaya başladığında Anladım Hep aynı yerde olduğumu Anlamak karışıp kanıma sarhoş olunca Aynı yerin çok uzaklar olduğunu Başa çıkamıyorum içimin çarkları gıcırdamakta İlk yangınlarım son yangınlarım Bunları hep yanılgılarım söndürmekte                                                             Safa Çakır

Anksiyete

Üzerimdeki yorgun baharın Sessizce gidişinin ardından, bir fırtınadır kopar içimde, sensizliğin verdiği acıyla kıvranan kalbim sürekli inliyor. Kapatırım gözlerimi   İçimdeki karanlık ülke sensiz güneş görmesin diye, O mahkumdur karanlığa tek ışığı olan sana kavuşamayınca.                                                                 Varlığım yalan sen yanımda olmayınca. Vurun zincirleri ayağıma yürüdüğüm yollar sana varmayınca...                                                               Ahmet Turan Demir 

Kuru Bir Dal

Yarama yama yapan bir terziden aldım bu ipliği Kuru bir dala astım Salıncak yaptım çoçukluğuma Katil bir çocuk sallanmakta Aklımın tahtalarından gardrop yapan bir marangozdan aldım bu çiviyi Kuru bir dala çaktım Sal yaptım gençliğime Maktul bir genç salınmakta Gönlümü hasat eden bahçivandan aldım bu kazmayı Kuru bir dala taktım Mezar kazdım kendime...                                                                                         Safa Çakır