Ana içeriğe atla

Nüsha


Zümerra ayak parmaklarından omuzlarına çekiliyor mu ruhun

Ekşimtrak ve mayhoş, yemyeşil gök-kubbe biraz eflatun biraz nâr. 
Uzaklara, uzaklardan uzaklara ve çok daha uzaklara
Her sokağında bir çıkmazı olmazsa olmazdan sayılan şu şehirde
Seninde titriyor mu parmakların akşamları esen poyrazda.

Koca koca gökdelenlere çıkan devasa asansörler Alın beni!
Katık etmek nedir hayatı elem, keder ve yas ile.
Merhametinden dağları dize getiren koca bir çınar kök salıyor benliğimde
Beynimde iltihaplı intihar düşünceleri yörüngesinde yüzmekte
Her bir kıvrımında milyon kıymık dolaşmakta kılcallarında damarlarımın.

Ey gökdelenlere kurulan inşaat iskeleleri unutmayın beni de.


Sahi ne kadar oldu görmeyeli seni ?
Mutluluğun hayatıma ancak seninle misafir olabildiği makus talihim,
Yıllardır bir kez dahi şaşırtmayan tragedyanın son tiradı!
Kin öfke ve nefretten katık oldu ruhuma özgürlüğün son feryadı.
Ayak bileklerimden serçe parmağıma kadar çelik gibi soğuk, jilet kadar keskin.
Ve duygularım, Pazarlığını bitireli yıllar oldu yaşlı bir yahudiyle.
Yine çok ucuza gittim.

Ama yakındır bir rodop meyhanesinde yahut bir tavernada bulacağım onu
Alıp karşıma oturtacağım, konuşacağız.
Diyeceğim ki bu böyle olmaz! 
Plakta o eski şarkı çalıyor olacak,

“elbet bir gün buluşacağız.”


Yanılmıyorsam bir döneminde çocukluğumun
İçinden nehirler atan karadeniz’in engin yeşilliğinde
Kuş cıvıltıları ve köpek seslerinin ahengine yakın bir tondaydı.
Uğrunda tüm güzelliklerin verildiği en saf sevginin olduğu yıllarda
Önüne tüm çikolatalı sütlerin döküldüğü bir bayram sevinciydi.

HAT

Yorumlar